29 Haziran 2011 Çarşamba

bizim büyük TINDERSTICKS'imiz

Mart'ın sonlarına doğru bir akşam, odasına gitme zamanı geldiğinde yine sessizce koltuğundan kalkmış, "Biraz yürüyelim mi?" diye sormuştu. Tindersticks'in "Let's Pretend"i çalıyordu. Önerisine sevinmiştim ama güzelim şarkıyı dinlemeden kalktığı için de sinirlenmiştim. Şarkının bitmesini beklemiş, sana bir not yazmıştım: "Bu kız kemanları duymuyor! Yemeğe girişme, lahmacun alıyoruz!"


Barış Bıçakçı
Bizim Büyük Çaresizliğimiz, sf. 41

http://www.youtube.com/watch?v=FfF7dP41U58

27 Haziran 2011 Pazartesi

"is all that we see or seem / but a dream within a dream?"*


Gregor Samsa bir sabah, sıkıntılı rüyalar gördüğü uykusundan uyandığında; sıkıntılı rüyalar gördüğü uykusundan uyandığında kendini yatağında ürkütücü dev bir böceğe dönüşmüş bulmasının da bu “sıkıntılı rüyalar” dâhilinde olduğunun farkına vardı.



* Edgar Allan Poe

24 Haziran 2011 Cuma

--bir sürü delikanlıya dostça öğütler--

tibet’e git.
deveye bin.
incili oku.
ayakkabılarını maviye boya.
sakal bırak.
kağıttan bir kanoyla dolaş dünyayı.
the saturday evening post’a abone ol.
çiğnerken sadece sol tarafını kullan ağzının.
tek bacakllı bir kadınla evlen ve düz bir usturayla
traş ol.
ve kadının koluna adını kazı.

benzinle fırçala dişlerini.
bütün gün uyu ve gece ağaçlara tırman.
keşiş ol viski ile bira iç.
kafanı suyun altında tut ve keman çal.
pembe mum ışığında göbek at.
köpeğini öldür.
belediye başkanlığına aday ol.
bir varilin içinde yaşa.
baltayla kafanı yar.
yağmurda lale ek.

ama şiir yazma.



Charles Bukowski

22 Haziran 2011 Çarşamba

"Ben Oblomov Hırkasını, Kendim Giydim Eynime..."


Oblomov hırka giymiyormuş ki!
Yıllarca kandırılmışız!

Everest'den çıkan yeni çevirisinin önsözünde çevirmen Sabri Gürses şöyle açıklıyor meseleyi:

"Tek bir şeyi düzeltmek önemli: İlya İliç Oblomov bir hırka giymiyordu, 1820lerde Hegel'in birçok portrede giyerken tasvir edildiği 'Schlafrock' adlı, avrupalıların bir zamanlar Asya'dan alıp Avrupalılaştırdığı kaftan benzeri bir ev giysisinin Rusya'da 'Halat' adıyla anılan biçimini, yani bir sabahlık giyiyordu. Başka deyişle, uyurken de uyanıkken de giyilebilecek, uzun, hafif, rahat bir giysi vardı üzerinde."

20 Haziran 2011 Pazartesi

Dıgıl dıgıl...


Yeğenimle oyun oynuyoruz.
Yeğenim henüz bir ve buçuk yaşında.
İki buçuğundan gün almış da diyebiliriz.
(Neyse.)
Bir ara duruyor, suratıma bakıyor dik dik ve dile geliyor:

- Dıgıl dıgıl!
- Ne?
- Dıgıl dıgıl!
- Anam! Sen nerden biliyorsun la "dıgıl dıgıl" meselesini?

Sonra oyuna geri dönüyor yeğenim.
(Aferin ona.)
Avanak Avni ve Oğuz Aral'a selam çakıyor afacan daha bu buçuk yaşlarında.
Oğlan dayıya çeker zaten!

(Dıgıl dıgıl...)

"Turizm"e İman Etmeyiniz

Yakın zamana kadar 'seyahat etmek' bilinmeyenlerle dolu bir yolculuğu çıkmak anlamına geliyordu. 'Seyyah' ise, yabancı diyarlarda heyecanlı serüvenler yaşayan kişiydi. Bugünün turisti için ise, macera ve belirsizlik korkulu bir rüya, yolculuğun iptali için en önemli neden. Turist olmak reklam broşürlerinde görüntülenen mekânları ve insanları 'yakından' ama yaklaşmadan, dahil olmadan, sorumluluk almadan -tiyatroya gider gibi- izleyip, evine dönmekten ibaret."


(Ayşe Öncü, Petra Weyland - "Mekan, Kültür, İktidar" - İletişim Yayınları)

18 Haziran 2011 Cumartesi

Play it again Miles



Jeanne Moreau ve Miles Davis (evet Şoreş virtüözlük iyi bir şeydir!) Nouvelle Vogue'ın ayrıkotu Louis Malle'ın filminde biraraya geliyor...Jeanne Moreau Paris sokaklarında gece boyunca bir o yana bir bu yana beyhude dolaşıp durur, sevdiceğinin gidebileceği yerlerde gezinir, başkalarını ona benzetir, halbuki adamcağız asansörde bir Hitchcock suspense'nin olay mahallinde kıvranmaktadır.

sinemanın 32 farzından biri;

http://www.imdb.com/title/tt0051378/

15 Haziran 2011 Çarşamba

Marjinal Dandy'ler



Aktedron Fikret

http://sivildenemeler.wordpress.com/2011/01/31/aktedron-fikret/



Fikret Ürgüp

http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=ktp&haberno=6701



Hayalet Oğuz

http://sivildenemeler.wordpress.com/2011/01/21/hayalet-oguz/

Ece Ayhan'ın "Sivil Denemeler Kara" kitabında bohemler (marjinaller) olarak zikrettiği lakin anlaşıldığı kadarıyla Dandy'lik kurumuyla da teşriki mesaisi olan adamlar var, varmış; Hayalet Oğuz, Aktedron Fikret, Fikret Ürgüp ...tabii bunların çoğu bile isteye kendi elleriyle ölümü seçen, ölümde karar kılmış adamlar...bir teneffüs daha yaşasalarmış pekâlâ anlı şanlı dandy'lerimiz olabilirlermiş..

10 Haziran 2011 Cuma

yeniyazı dergisine abone olalım, olmayanları uyaralım!

yıllık abonelik (4 sayı için); - yurtiçi: 40 tl - yurtdışı: 50 $ / 35 €,
kamu kuruluşları, kurumlar ve kütüphaneler: 60 tl
posta çeki: 5888492, Ramazan Parladar adına.
banka hesabı: garanti bankası, ortaklar caddesi şubesi,
357-6673455 nolu hesaba, Erkan Irmak adına.
e-posta: yeniyazi@gmail.com

8 Haziran 2011 Çarşamba

Ortaya doğru sağlı sollu yanaşanların müziği

Peki Ağıt

dalgalanma lan gönül, dalga kıran çok olur

f. şensoy


alkışlayalım ne kadar çiçek varsa

ne kadar çiçek varsa alınacak öç var

o kadar


yakın plan: çocukların ayaklarını kemiriyor kadınlar

mum dikiyorlar cami avlularına

ağzım kuruyor, kulaklarım çınlıyor

ellerinde haritalarla turistler

bağıra bağıra adres soruyor


ben bilek damarlarımı kesiyorum

çünkü

çünkü

çünkü


alınacak öç var alkışlardan

ne kadar çiçek varsa ne kadar çiçek varsa

o kadar


(ismet özel sakallarını kesiyor)



yeniyazı - bahar 2011

http://yeniyazi.blogspot.com/

7 Haziran 2011 Salı

Zooooom

(Hasankeyf'te bir film çekimi esnasında)

Zoom icat oldu netlik bozuldu.