8 Ekim 2010 Cuma

okuduğu kitaptan etkilenen okur

Pamuk kardeşimin son çıkan kitabını ("Manzaradan Parçalar - Hayat, Sokaklar, Edebiyat") okuyorum bir parkta. Daha yeni başlamışım, pek de hoşuma gitti, okuyorum öylece.
Kitabın "Sandviç" başlıklı bölümüne gelince, karnımın aç olduğunu hissediyorum. Ama "Önce kelime vardı." şiarına uygun olarak "okumak" eylemini öncelemeliyim. (Atay'a kalırsa "önce yalnızlık vardı.". Ben de yalnızdım zaten kocaman parkta. Ben zaten hep yalnızım. Neyse, özel hayatıma girmeyeyim!)
Pamuk, çocukluk anılarından yola çıkarak genel bir Türkiye tahliline girişip, ülkemize "sosisli sandviç" ve türevi yiyeceklerin girişinden ve insanlarımızın bu yiyeceklere karşı tutumundan dem vuruyor. "Dışarıda yediğimiz sucukların, köftelerin ne etinden yapıldığu yalnız annemin değil, bütün orta sınıf annelerin korkulu rüyasıydı." diyor ve dışarıda yemek yemek "yasağı" sonucu oluşan suçluluk duygusu ile karışık hazzı anlatıyor. "Yemeğin pisi asıl lezzetli olur!" sloganının sahibi arkadaşlarından (bu arada bu slogan-cümle, "kötü çeviri" kokusu yaymıyor mu etrafa?) bahsederek, suç işliyorcasına yenilen köfte-ekmeklerden bahsediyor.
Bir yandan da ben fakir, acıktıkça acıkıyorum. Sanki ilahi bir ses "Önce mide vardı!" diyor ve guruldamaya başlıyor karnım.
(Ve tabii klişe sonuç: En yakın sandviç yapan büfeye gidip "Yengen" yemek.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder