6 Mayıs 2011 Cuma

Çay ve Bardak ve Diyalektik


Olması gerektiğinden de ufak bir çay bardağında getirince çayı garson, "ücretsiz" kelimesinin aslında bu çay bardağı için oldukça uzun olduğunu düşündüm. Yemeğin üzerine "ikram" edilen çayın mönüdeki adının karşılığında, diğer içecek ve yiyeceklere nazaran rakamla değil harflerle tanımlanması pek hoşuma gitmişti doğrusu. Parasında değilim; ama "çay" sadece ikram edildiği zaman sıcak oluyordu benim için bardağının içinde. Ve fakat bu kadar ufak bir çay bardağının, yalnızca bu lokantanın cimri sahibi için yapıldığı açıkça belliydi.

Garson, minimini bardağı önüme koyup gitti. Küp şekerden olsa olsa iki-üç kat büyük bu bardağa önce bir tane şeker atmayı düşünsem de, taşma olasılığından dolayı şekersiz olarak ve bir yudumda içtim çayı. Yan sandalyeme astığım ceketimi giydim, boş çay bardakçığını da alıp kasaya gittim.

Hesabı ödedikten sonra, kasada duran ve muhtemelen "patron" olan beye:

- İzniniz olursa bu bardağı alabilir miyim? Evde beslediğim yavru kanaryama su vermek için en ideal küçüklükteki kap bu. Ne kadarsa ücreti ödeyeyim!

Adam bu ince şakamı anlamamıştı galiba ki, şöyle yanıt verdi bu ironik soruma:

- Ne ücreti beyefendi, buyurun sizin olabilir bardak.

Bardağı ceketimin iç cebine koydum, teşekkür edip çıktım lokantadan.

(Afiyet olsun!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder