29 Haziran 2011 Çarşamba
bizim büyük TINDERSTICKS'imiz
27 Haziran 2011 Pazartesi
"is all that we see or seem / but a dream within a dream?"*

Gregor Samsa bir sabah, sıkıntılı rüyalar gördüğü uykusundan uyandığında; sıkıntılı rüyalar gördüğü uykusundan uyandığında kendini yatağında ürkütücü dev bir böceğe dönüşmüş bulmasının da bu “sıkıntılı rüyalar” dâhilinde olduğunun farkına vardı.
* Edgar Allan Poe
24 Haziran 2011 Cuma
--bir sürü delikanlıya dostça öğütler--
deveye bin.
incili oku.
ayakkabılarını maviye boya.
sakal bırak.
kağıttan bir kanoyla dolaş dünyayı.
the saturday evening post’a abone ol.
çiğnerken sadece sol tarafını kullan ağzının.
tek bacakllı bir kadınla evlen ve düz bir usturayla
traş ol.
ve kadının koluna adını kazı.
benzinle fırçala dişlerini.
bütün gün uyu ve gece ağaçlara tırman.
keşiş ol viski ile bira iç.
kafanı suyun altında tut ve keman çal.
pembe mum ışığında göbek at.
köpeğini öldür.
belediye başkanlığına aday ol.
bir varilin içinde yaşa.
baltayla kafanı yar.
yağmurda lale ek.
ama şiir yazma.
22 Haziran 2011 Çarşamba
"Ben Oblomov Hırkasını, Kendim Giydim Eynime..."

Oblomov hırka giymiyormuş ki!
Yıllarca kandırılmışız!
Everest'den çıkan yeni çevirisinin önsözünde çevirmen Sabri Gürses şöyle açıklıyor meseleyi:
"Tek bir şeyi düzeltmek önemli: İlya İliç Oblomov bir hırka giymiyordu, 1820lerde Hegel'in birçok portrede giyerken tasvir edildiği 'Schlafrock' adlı, avrupalıların bir zamanlar Asya'dan alıp Avrupalılaştırdığı kaftan benzeri bir ev giysisinin Rusya'da 'Halat' adıyla anılan biçimini, yani bir sabahlık giyiyordu. Başka deyişle, uyurken de uyanıkken de giyilebilecek, uzun, hafif, rahat bir giysi vardı üzerinde."
20 Haziran 2011 Pazartesi
Dıgıl dıgıl...

Yeğenimle oyun oynuyoruz.
Bir ara duruyor, suratıma bakıyor dik dik ve dile geliyor:
- Dıgıl dıgıl!
- Ne?
- Dıgıl dıgıl!
- Anam! Sen nerden biliyorsun la "dıgıl dıgıl" meselesini?
Sonra oyuna geri dönüyor yeğenim.
(Aferin ona.)
Oğlan dayıya çeker zaten!
(Dıgıl dıgıl...)
"Turizm"e İman Etmeyiniz
18 Haziran 2011 Cumartesi
Play it again Miles
Jeanne Moreau ve Miles Davis (evet Şoreş virtüözlük iyi bir şeydir!) Nouvelle Vogue'ın ayrıkotu Louis Malle'ın filminde biraraya geliyor...Jeanne Moreau Paris sokaklarında gece boyunca bir o yana bir bu yana beyhude dolaşıp durur, sevdiceğinin gidebileceği yerlerde gezinir, başkalarını ona benzetir, halbuki adamcağız asansörde bir Hitchcock suspense'nin olay mahallinde kıvranmaktadır.
sinemanın 32 farzından biri;
http://www.imdb.com/title/tt0051378/
15 Haziran 2011 Çarşamba
Marjinal Dandy'ler

Aktedron Fikret
http://sivildenemeler.wordpress.com/2011/01/31/aktedron-fikret/

Fikret Ürgüp
http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=ktp&haberno=6701

Hayalet Oğuz
http://sivildenemeler.wordpress.com/2011/01/21/hayalet-oguz/
Ece Ayhan'ın "Sivil Denemeler Kara" kitabında bohemler (marjinaller) olarak zikrettiği lakin anlaşıldığı kadarıyla Dandy'lik kurumuyla da teşriki mesaisi olan adamlar var, varmış; Hayalet Oğuz, Aktedron Fikret, Fikret Ürgüp ...tabii bunların çoğu bile isteye kendi elleriyle ölümü seçen, ölümde karar kılmış adamlar...bir teneffüs daha yaşasalarmış pekâlâ anlı şanlı dandy'lerimiz olabilirlermiş..
10 Haziran 2011 Cuma
yeniyazı dergisine abone olalım, olmayanları uyaralım!
kamu kuruluşları, kurumlar ve kütüphaneler: 60 tl
posta çeki: 5888492, Ramazan Parladar adına.
banka hesabı: garanti bankası, ortaklar caddesi şubesi,
357-6673455 nolu hesaba, Erkan Irmak adına.
e-posta: yeniyazi@gmail.com
8 Haziran 2011 Çarşamba
Peki Ağıt
dalgalanma lan gönül, dalga kıran çok olur
f. şensoy
alkışlayalım ne kadar çiçek varsa
ne kadar çiçek varsa alınacak öç var
o kadar
yakın plan: çocukların ayaklarını kemiriyor kadınlar
mum dikiyorlar cami avlularına
ağzım kuruyor, kulaklarım çınlıyor
ellerinde haritalarla turistler
bağıra bağıra adres soruyor
ben bilek damarlarımı kesiyorum
çünkü
çünkü
çünkü
alınacak öç var alkışlardan
ne kadar çiçek varsa ne kadar çiçek varsa
o kadar
(ismet özel sakallarını kesiyor)
yeniyazı - bahar 2011
7 Haziran 2011 Salı
Zooooom
Zoom icat oldu netlik bozuldu.