27 Ağustos 2011 Cumartesi

Yurtdışı Yasağı (Ömer Seyfettin'in bir hikayesi değildir)

Gerçek bir hikayeden alınmıştır*

-Şu yurtdışına gidenleri hiç anlamıyorum. Yani anlıyorum iyi bir şey tabii. Herhangi bir memlekete git, türkiye sınırlarını hele bir aş, facebook sana direkt 30 arkadaş veriyor. Herkese bundan sonra orada yaşamak istediğini ya da buradaki arkadaşlarını çok özlediğini söyleme hakkına da sahipsin. Kafan bozulursa keşke hiç geri dönmeseydim dahi diyebilirsin (dönme). Kralsın. Tepe tepe kullanırsın artık. Üstelik, facebook'a girmene (mersin'in bir ilçesi) filan bile gerek yok. Sınırı aşman yeterli. Mesela eğer interrail, work and travel, erasmus, dil kursu filan takılırsan (ayrıcı vize işlemleri hakkında 2 sene boyunca konuşma hakkın da var) facebook ona göre ayar yapıyor. Kaç yabancının profil fotoğrafını layklacağını görebiliyorsun. Hem orada tanıştığın biri Türkiye'ye geldiğinde, doğal olarak seni arayacaktır. Sen ki yapacak bir şey bulamamışsın. Orada yediğin kötü yemekleri yalnız yememek için; herhangi bir turist gibi gezmemek için ya da ne bileyim o kadar yurt dışına çıktım bari sevişeyim diye düşündüğün için yanına bu adamı almışsın. Adam haklı tabii. O da aynısını senden talep edecek. Artık sınavın mı var, o hafta depresyonda mısın, baban mı öldü (baban öleydi he mi) bu "yurtdışında tanışılıp arkadaş olunan insanlar"ı ilgilendirmez.

-İyi ki yurt dışına çıkmamışım hiç.

-Gotye!

*Baskın, Çetin. Not Defterime Ciziktirdiklerim: Bugün Yurtdışında Dolaştım Evde Yoktum, Arayan Oldu mu? . 46. Baskı. İstanbul: YKY. 1946

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder